Eski Türkler ve Medeniyet

19 Kasım 2017

Turan Kültür Merkezi etkinliklerimize 18 Kasım 2017 Cumartesi günü 14.00’te Süleymaniye Kürsümüzde, İstanbul Ünivesitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kürşat Yıldırım’ın verdiği “Eski Türkler ve Medeniyet” başlıklı konferansımızla devam ettik.

Doç. Dr. Kürşat Yıldırım, konferansına Batı başta olmak üzere çağdaş dünyanın gelişmiş ülkelerinde eski milletlerin medeniyet tarihinin ele alındığı eserlerde Türklerden bahsedilmediği, bilinçli bir şekilde Türklerin medeniyet dairesinin dışına itildiğini ifade ederek başladı. Son yüzyılın çok kullanılan terimi medeniyetin, dünyadaki ve bizdeki anlamını karşılaştıran Kürşat Yıldırım, özellikle Batı’nın “medeniyet”i şehir kurma ve şehircilik bağlamında kullandığını belirterek, her nasılsa biz Türkleri de şehir kurmadığımıza ve tarihimiz boyunca göçebe yaşadığımıza inandırdığını söyledi.

Türklerin Eski Dünyada yaşadıkları coğrafyadaki dağılımlarını MÖ 1000 yıllarında tamamladıklarını tarihî kaynaklara bağlı olarak rahatlıkla ifade edebileceğimizi belirten Kürşat Yıldırım, bu coğrafyanın dağlık, çöllük, bozkır ve ormanlık alanlardan oluştuğunu, dolayısıyla Türklerin yerleştikleri yere göre hayat tarzı ve dünya görüşü oluşturduklarını, bu bağlamda Çin’in kuzeyinden başlayarak, Fergana’da, Hindistan’ın kuzeyinde, bugünkü Afganistan, İran, Anadolu ve kuzeydeki ticaret yollarında şehirler kurduklarını ve sözü edildiği gibi medenî yaşayışa sahip olduklarını söyledi.

Şehir’in hangi ihtiyaç ve şartlarda nasıl şekillendiğini ayrıntılı bir şekilde ortaya koyan Kürşat Yıldırım, bunun en başta bir güvenlik ihtiyacından oluştuğunu, bizde bilinen eski adıyla “balık” en bilinen adıyla “kale” olarak adlandırılan eski şehirlerin, iç kale, dış kale, kale önü pazarları ve çevre bağları şeklinde yapılandığını söyledi. Yıldırım, bu kurulum bağlamındaki şehirlerin Türkler tarafından birlerce yıldır oluşturulduğunun tarihî ve arkeolojik kayıtlarla sabit olduğunu örnekleriyle ortaya koydu.

Atı, ilk evcilleştiren ve buna bağlı olarak geliştirdikleri araçlarla hızlı bir şekilde, hayvan yetiştiriciliği gereği ve devlet kurma ve egemenlik tutkularıyla büyük göçler gerçekleştiren Türkleri, sadece bu özelliklerine bakarak “göçebe” bir millet olarak kabul etmenin, eksik ve bilim dışı bir tanımlama olacağını belirten Kürşat Yıldırım,  Eski Türklerin eş zamanlı olarak şehirlerde, ormanlarda ve bozkırlarda yaşadıklarına dikkat çekti.

Kürşat Yıldırım, bilimsel ahlakla yapılacak arkeolojik kazılar ve buna bağlı olarak oluşan bilimsel gelişmelerin Türk milletinin binlerce yıllık medeniyetinin temellerini daha da sağlamlaştıracağını; ama mevcut verilerin bile Türklerin eskiden beri medeni bir millet olduğunu ispatladığını vurgulayarak konuşmasını tamamladı.     

Etiket:

Kategori: Süleymaniye Kürsümüz

Comments are closed.