Yurtdışı Eğitim

İsmail Gaspıralı’nın “Dilde, Fikirde, İşde Birlik” umdesine uygun faaliyetler gerçekleştirerek, Türk Dünyasını Kültürel anlamda işbirliğine kavuşturmak birinci amacımızdır.

Bu amacımıza ulaşmak için Vakfımız Türk Dünyası’nın stratejik noktalarında aşağıdaki özellikleri içinde barındıran eğitim kurumları açmıştır.

Bu kurumlar, kuruldukları ülkelerin insan gücü açıklarını kapamaya yönelmişlerdir. Sosyal talebe itibar edilerek açılmamış, Türkiye’nin bundan gördüğü zararı dikkate alıp eğitimi insan gücü ihtiyaçlarına paralel olarak planlanmışlardır. Mesela bu ülkelerde sosyal talep İngilizce eğitime doğrudur. Özellikle komünizmin yarattığı zengin ve güçlü “yeni sınıf” bu tarz eğitimi tercih etmektedir. Bu şiddetli talebe Vakıf boyun eğmemiş, Türk dünyasının bugünkü sömürülen, soyulan, horlanan ve fakir bırakılmış olan toplumlar olmasının sebebini kasıtlı bölmelerde, parçalamalarda aramış ve onları tekrar birleştirecek bir tek alfabenin, bir tek yazı dilinin yaratılmasını en büyük ihtiyaç kabul etmiş ve bu ihtiyacı bütün gücüyle karşılamaya yönelmiştir.

Bu seçimin ve pedagoji konunlarının zaruri bir sonucu olarak eğitim dilini kayıtsız şartsız Türkçe yapmış ve Türkçe’yi mümkün olduğu kadar yaygınlaştırabilmek, Rusça’nın yerine geçecek müşterek bir dil haline getirebilmek için imkanlarını en verimli şekilde kullanmaya yönelmiştir. Bu sebeple ağır bina kiralar veya yatırımlarına asla para ayırmamış, binaların cari harcamalarından telefon dışında her yerde uzak kalmış ve çok az parayla daha çok Türkçe öğretme, en iyi şekilde Türkçe öğretme yolunu seçmiştir.

Yüksek öğretimde, Türkçe’nin dışında, eğitimin ülkenin yeni insan gücü açığını karşılayacak dallarda yapılması tercih edilmiştir. İşletme fakültelerinin açılması ve Çuvaşistan’da olduğu gibi bilgisayar ve tercümanlık yüksek okulu kurulması bu gayeye bağlıdır. Bu ülkelerde matematik, fizik, kimya, biyoloji eğitimi yapacak bölümleri olan fakülte veya üniversitelerin kurulmasının hiç bir zaman ekonomik ve insan gücü ihtiyaçlarına paralel bulunmaması bir yana bunların “tereciye tere satmak” manası taşıyacağı da açıktır.

Vakfın eğitim kurumlarının “hissi sebeplerle” uygun olmayan yerlerde açılmasına asla gidilmemiştir. Sovyetlerin kasten küçük ve güdük bıraktığı Türkistan şehrinde hislere mağlup olup lise kurulmasına müsaade edilmemiştir. Nüfus potansiyeli müsait, götürülecek hizmetin bütünüyle Türklere yarayacağı bölgeler seçilmiştir. Kentav, Celalabad, Çallı Arça bunlara misal teşkil eder.

Türk Dünyası Araştırmaları Vakfının eğitimi mümkün olduğu kadar Türkiye’deki eğitime paralel hale getirilmiştir. Diploma denkliği tanınmış olan bölüm ve fakültelerde ders programları zaten İstanbul Üniversitesi’nin ilgili bölümlerinin tıpatıp aynısıdır. İlave olarak, bunların yüksek öğrenim olmasına rağmen hepsinde T.C. vatandaşları için İnkılap Tarihi, bölge vatandaşları için ise umumi Türk Kültürü dersleri mecburi tutulmuştur.

İmkan bulunabilen yerlerde, Vakfın adının olduğu gibi eğitim kurumlarının adının başında yer alan “Türk Dünyası” kavramına uygun olarak, Türk dünyasının her yerinden öğrenciler getirip bir arada okutmaya gayret edilmektedir.