Damgalardan Harflere Türklerin Uygarlığa Armağanı – Yazı

25 Şubat 2014

Dillerin, özellikle Türk Dilinin ve yazısının ortaya çıkışıyla ilgili araştırmalarıyla tanınan Doç. Dr. Haluk Berkmen, 01.03.2014 Cumartesi günü Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Turan Kültür Merkezi Süleymaniye Kürsüsü’nde “Damgalardan Harflere Türklerin Uygarlığa Armağanı / Yazı” başlığı altında bir konuşma yaptı.

Konferansın açılış konuşmasını yapan TDAV Yükseköğretim Koordinatörü Prof. Dr. Ramazan Taşdurmaz, binlerce yıllık mazisi olan Türk dili ve yazısını kullanımda tarihi süreçte düştüğümüz yanlışlara işaret ederek, güçlü olduğumuz dönemlerde farkına varamadığımız bu yanlışların, zayıf dönemlerimizde bize ağır bedeller ödettiğini belirtti.

Haluk Berkmen konuşmasında, “Yazı denilen olay nasıl başladı?”, “Türklerin yazının macerasına ne gibi bir katkısı oldu?” ve “Zaman içerisinde damgalardan harflere nasıl geçildi?” sorularının cevabını vermeye çalıştı.

Yansı destekli sunumunda, Türklerin ilkin ataları tarafından Mogolistan – Arhangay, Kırgızistan – Saymalıtaş, Kazakistan – Tamgalı Say, New-Meksiko – Chaco Kanyon, Anadolu – Kaz Dağları gibi birçok yerde kayalara çizilmiş kurt, geyik ve dağ keçisi gibi kutsal sayılan hayvanlar ve diğer varlıkların resimlerinden örnekler gösteren Haluk Berkmen,  bunların birbirinden bu kadar uzak yerlerde tesadüfen çizilmediğini söyledi.

Berkmen, Orta Asya’da oluşan dini kültürün kayalara resimler şeklinde yansıması olgusunun, yaklaşık 12.000 yıl önce iklim zorlaması göçler neticesinde dünyanın değişik yerlerine taşındığı ve farklı bölgelerde, aralarında birçok benzerlikler, aynılıklar taşıyan simge ve harflere dönüştüğü tezini,  Orhun, Etrüsk, Finike, Grek ve Latin abeceleri üzerinde karşılaştırmalı olarak kendince yorumlayıp açıkladı.

Oluşturduğu bir çizim üzerinden,  Ural-Altay Dillerinin akrabalığı üzerine görüşler ortaya koyan ve Türkçe’nin bu diller bağlamındaki konumu ve yapısal özelliklerine de değinen Berkmen, dünyanın en eski dili diyebileceğimiz Türkçenin, Türkler tarafından binlerce yıl önce ortaya konmuş, özgün – bazılarının ifade ettiği gibi alıntı olmayan- bir abecesi olduğunu vurgulayarak,  bu bilimsel gerçeğe Türk bilim adamlarının yapacakları araştırmalarla sahip çıkmalarını istedi.

Etiket:

Kategori: Süleymaniye Kürsümüz

Comments are closed.